28 Haziran 2007 Perşembe
Devletin gecekondusu var
Ümraniye'deki cephanelik evin altından tünel çıktı! Tünelin ikinci ucu MGK'ya açıldı!..
Ümraniye'de ortaya çıkan "refleks karargahı"nda biri astsubay 2 kişi tutuklanmıştı. Dün bir yüzbaşı ile bir astsubay daha tutuklanırken, bugün bir binbaşı gözaltına alındı.Genelkurmay’ın linç muhtırasıyla "Toplumsal refleks" çağrılarının emekçi semtlerindeki karargahlarından biri olarak patlayan Ümraniye Fevzi Çakmak Mahallesi'ndeki gecekondudan çıkanlar bir kasa el bombası, TNT kalıpları ve fünyelerle sınırlı kalmadı.Evin sahibi olarak tutuklanan Mehmet Demirtaş'ın ifadeleri doğrultusunda gözaltına alınan eski yüzbaşı Muzaffer Tekin ile emekli astsubay Mahmut Öztürk bugün "devletin gizli belgelerini ele geçirmek" ve "terör örgütüne üye olmak" suçlarından tutuklandı.Basına sızdırılan bilgiler ele geçirilen belgelerin MGK'nın gizli görüşme tutunakları ve neo-gladio bir yapılanma olan Ergenekon adlı konra örgütüne ait belgeler olduğunu bildiriyor.
YENİ YENİ ANAYASALARMuzaffer Tekin ve Mahmut Öztürk'ün bilgisayarında ve ele geçirilen CD'lerde şifreli olduğu belirlenen çok gizli dosyalarda "Ergenekon" yapılanmasının ince ayrıntılarının çıktığı, bazı şifreli dosyalarda da Milli Güvenlik Kurulu'nda yapılan gizli görüşme tutanaklarının ayrıntılı dökümlerinin yer aldığı basına sızdırıldı.İncelenen dosyalar içinde kontra örgütün ileriye dönük siyasi hedefleri, kendi arasında aldığı siyasi kararlar ve devlet içinde nüfuz etmeleri gerektiğini düşündükleri noktaların da yazılı olduğu öne sürüldü.İddialara göre ele geçirilen dosyalarda Ergenekon yapılanmasının yeniden düzenlenmiş anayasası da bulunuyor. Ayrıca dosyalarda, Milli Güvenlik Kurulu'nda yapılan gizli görüşmelerin ayrıntılı dökümlerinin olduğu bölümlerde, bazı devlet yöneticilerinin de adı vurgulanarak "Bunlarla bu iş gitmez" diye notlar da düşüldüğü öğrenildi.
BİNBAŞI GÖZALTINA ALINDIKontra karargahı ile ilgili olarak emekli binbaşı Zekeriya Öztürk bugün gözaltına alındı. Binbaşının adı Muzaffer Tekin'le birlikte Danıştay saldırısında da geçmişti.Danıştay saldırısının ardından Muzaffer Tekin'in adı azmettirici olarak ortaya atılmış, Tekin ise ortadan kaybolmuştu. Daha sonra Tekin göğsünden yaralanmış bir şekilde Zekeriya Öztürk tarafından bir hastaneye getirilmişti. Öztürk'ün, Tekin'in Beykoz Çavuşbaşı'ndaki villada saklanırken yanında bulunduğu belirlenmiş fakat sorgusunun ardından serbest bırakılmıştı.Bilindiği gibi kontra yapılanmaların içine tayin edilen askerler ordudan uyduruk gerekçelerle atılmış gibi gösteriliyorlar. Muzaffer Tekin gibi Zekeriya Öztürk'de ordudan "sorunlu" bir şekilde ayrıldı. Ulusal TV'de strateji programları yapan Öztürk'ün Azerbeycan ve Güney Kürdistan'a çok sık gittiği de iddia ediliyor.
ALIN SİZE DEMOKRATİK TEPKİ, ALIN SİZE SİVİL TOPLUMYandaki fotoğraf Genelkurmay eliyle sürdürülen kontra faaliyetler ve linç hezeyanlarının resmidir.Fotoğraf karesinin en solunda Ümraniye'de yakalanan bomba ve patlayıcıların sahibi olduğu gerekçesi ile tutuklanan emekli Astsubay Oktay Yıldırım bulunuyor. Yanında silahlı kuranlı yemin törenleri düzenleyen ve hazırladığı 13 bin 500 kişilik "hainler listesi" ile adını duyuran Kuvayı Milliye Derneği Genel Başkanı emekli Albay Fikri Karadağ yer alırken, üçüncü sırada ise Karadağ'ın yardımcısı Hüseyin Görüm bulunuyor. Fotoğrafın en sağında ise Danıştay saldırısının "azmettiricisi" olmakla suçlanan ve dün de Ümraniye'deki bombalarla ilişkili olarak tutuklanan eski Yüzbaşı Muzaffer Tekin var.Dün tutuklanan Muzaffer Tekin cezaevine götürülürken bir grup, "Hainlere karşı gerekirse terör de oluruz" diye slogan atarak tüm bu yapılanmaların işlev ve hedeflerini bir kez daha dışa vurdular.
Ümraniye'deki cephanelik evin altından tünel çıktı! Tünelin ikinci ucu MGK'ya açıldı!..
Ümraniye'de ortaya çıkan "refleks karargahı"nda biri astsubay 2 kişi tutuklanmıştı. Dün bir yüzbaşı ile bir astsubay daha tutuklanırken, bugün bir binbaşı gözaltına alındı.Genelkurmay’ın linç muhtırasıyla "Toplumsal refleks" çağrılarının emekçi semtlerindeki karargahlarından biri olarak patlayan Ümraniye Fevzi Çakmak Mahallesi'ndeki gecekondudan çıkanlar bir kasa el bombası, TNT kalıpları ve fünyelerle sınırlı kalmadı.Evin sahibi olarak tutuklanan Mehmet Demirtaş'ın ifadeleri doğrultusunda gözaltına alınan eski yüzbaşı Muzaffer Tekin ile emekli astsubay Mahmut Öztürk bugün "devletin gizli belgelerini ele geçirmek" ve "terör örgütüne üye olmak" suçlarından tutuklandı.Basına sızdırılan bilgiler ele geçirilen belgelerin MGK'nın gizli görüşme tutunakları ve neo-gladio bir yapılanma olan Ergenekon adlı konra örgütüne ait belgeler olduğunu bildiriyor.
YENİ YENİ ANAYASALARMuzaffer Tekin ve Mahmut Öztürk'ün bilgisayarında ve ele geçirilen CD'lerde şifreli olduğu belirlenen çok gizli dosyalarda "Ergenekon" yapılanmasının ince ayrıntılarının çıktığı, bazı şifreli dosyalarda da Milli Güvenlik Kurulu'nda yapılan gizli görüşme tutanaklarının ayrıntılı dökümlerinin yer aldığı basına sızdırıldı.İncelenen dosyalar içinde kontra örgütün ileriye dönük siyasi hedefleri, kendi arasında aldığı siyasi kararlar ve devlet içinde nüfuz etmeleri gerektiğini düşündükleri noktaların da yazılı olduğu öne sürüldü.İddialara göre ele geçirilen dosyalarda Ergenekon yapılanmasının yeniden düzenlenmiş anayasası da bulunuyor. Ayrıca dosyalarda, Milli Güvenlik Kurulu'nda yapılan gizli görüşmelerin ayrıntılı dökümlerinin olduğu bölümlerde, bazı devlet yöneticilerinin de adı vurgulanarak "Bunlarla bu iş gitmez" diye notlar da düşüldüğü öğrenildi.
BİNBAŞI GÖZALTINA ALINDIKontra karargahı ile ilgili olarak emekli binbaşı Zekeriya Öztürk bugün gözaltına alındı. Binbaşının adı Muzaffer Tekin'le birlikte Danıştay saldırısında da geçmişti.Danıştay saldırısının ardından Muzaffer Tekin'in adı azmettirici olarak ortaya atılmış, Tekin ise ortadan kaybolmuştu. Daha sonra Tekin göğsünden yaralanmış bir şekilde Zekeriya Öztürk tarafından bir hastaneye getirilmişti. Öztürk'ün, Tekin'in Beykoz Çavuşbaşı'ndaki villada saklanırken yanında bulunduğu belirlenmiş fakat sorgusunun ardından serbest bırakılmıştı.Bilindiği gibi kontra yapılanmaların içine tayin edilen askerler ordudan uyduruk gerekçelerle atılmış gibi gösteriliyorlar. Muzaffer Tekin gibi Zekeriya Öztürk'de ordudan "sorunlu" bir şekilde ayrıldı. Ulusal TV'de strateji programları yapan Öztürk'ün Azerbeycan ve Güney Kürdistan'a çok sık gittiği de iddia ediliyor.
ALIN SİZE DEMOKRATİK TEPKİ, ALIN SİZE SİVİL TOPLUMYandaki fotoğraf Genelkurmay eliyle sürdürülen kontra faaliyetler ve linç hezeyanlarının resmidir.Fotoğraf karesinin en solunda Ümraniye'de yakalanan bomba ve patlayıcıların sahibi olduğu gerekçesi ile tutuklanan emekli Astsubay Oktay Yıldırım bulunuyor. Yanında silahlı kuranlı yemin törenleri düzenleyen ve hazırladığı 13 bin 500 kişilik "hainler listesi" ile adını duyuran Kuvayı Milliye Derneği Genel Başkanı emekli Albay Fikri Karadağ yer alırken, üçüncü sırada ise Karadağ'ın yardımcısı Hüseyin Görüm bulunuyor. Fotoğrafın en sağında ise Danıştay saldırısının "azmettiricisi" olmakla suçlanan ve dün de Ümraniye'deki bombalarla ilişkili olarak tutuklanan eski Yüzbaşı Muzaffer Tekin var.Dün tutuklanan Muzaffer Tekin cezaevine götürülürken bir grup, "Hainlere karşı gerekirse terör de oluruz" diye slogan atarak tüm bu yapılanmaların işlev ve hedeflerini bir kez daha dışa vurdular.
क्् इमाम्लर हेदेफ्ते
27 Haziran 2007
Kürt imamlar da hedefte
Genelkurmay'dan kitlesel lincin ardından yargısız infazların yeniden yükseltilmesi çağrısı...

Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt, yine konuştu. Bu defa PKK gerillasının "işbirlikçileri"ni hedef gösteren Büyükanıt, "kitlesel refleks" çağrısını yinelemenin yanı sıra 1990'lı yılların kirli savaş yöntemlerine dönüş sinyali de verdi.
Eğirdir Dağ Komando Okulu ve Merkez Komutanlığı'nın tanıtım şovu amacıyla Isparta'ya düzenlenen 2 günlük basın turu kapsamında basın mensuplarına açıklamalar yapan Genelkurmay Başkanı Büyükanıt, PKK'ya karşı Kuzey Irak'a yapılacak bir operasyonun fayda getireceğini belirterek yine sınırötesi operasyon çağrısı yaptı.
Büyükanıt'ın Kürt halkını hedef gösteren ve aynı zamanda aczini de gösteren sözleri şöyle:
Bir teröristin dağda gezebilmesi için aşağıda 10 işbirlikçiye ihtiyacı vardır. Terörle mücadelede başarıyı engelleyen en önemli faktör işbirlikçilerdir. Bir köyün imamı, muhtarı, gidip mayın yerleştiriyorsa terörle nasıl mücadele edeceksiniz?İmamları ve muhtarları faili meçhul cinayetlerle sindirerek! Büyükanıt'ın geçmiş icraatlarından anlaşılacağı üzere verdiği cevap budur.
Yaşar Büyükanıt 1990'lı yıllarda PKK gerillasıyla savaşan Diyarbakır'daki 7. Kolordu Komutanı olduğu sırada Kürt illerinde binlerce faili meçhul cinayet işlenmiş, yüzlerce köy boşaltılmıştı. İçinde imamından öğretmenine, esnafından çobanına her kesimden Kürtlerin bulunduğu sözkonusu faili meçhul cinayetlerin gerekçesi de Büyükanıt'ın deyişiyle “PKK işbirlikçisi” olmalarıydı.
Bu açıklamayla birlikte “işbirlikçilerle mücadele” adı altında yeni faili meçhul cinayetler beklenmeli; dahası “kitlesel refleks” çağrısıyla “her Kürt işbirlikçidir” yargısı yaratılarak, şovenist saldırganlığın hedefi haline getirilmek isteniyor.
Genelkurmay'ın “terörle mücadele” adı altında körüklediği şovenist histeriyle emekçi halklar birbirine kırdırtılırken, sınıf bilinçli işçi ve emekçiler “işçilerin birliği, halkların kardeşliği” bayrağını yükselterek bu saldırganlığa dur demelidir.
27 Haziran 2007
Bir refleks karargahı da Eskişehir'de
Tüm karargahlar başkanı Büyükanıt, "terörist imamlardan" dem vururken kontranın yeni bir cephanelik evi bulundu

Basına sızdırılan bilgilere göre Muzaffer Tekin, MGK gizli görüşme tutanakları, kontra çetesi Ergenekon yapılanması vs. belgelerle birlikte Ümraniye'deki evden çıkan gizli anayasa Milli Güvenlik Siyaset Belgesi (MGSB), namı diğer kırmızı kitabı Fikret Emek adlı emekli bir binbaşıdan aldığını yumurtladı.
Muzaffer Tekin'in ifadeleri doğrultusunda 44 yaşındaki emekli Binbaşı Fikret Emek'in kaldığı tesbit edilen Eskişehir'de iki, Ankara'da bir ev basıldı. Eskişehir'in Hayriye Mahallesi'ndeki evde ise yeni bir cephanelik bulundu.
Emek'in annesine ait olduğu bildirilen evde yapılan aramada şunlar bulundu:
11 kilogram C-3 tipi plastik patlayıcı, 210'ar gramlık 12 TNT düzeneği, 6 adet yarımşar kiloluk TNT kalıbı, 1 adet 1.5 kilogramlık TNT kalıbı, 1 kilogramlık tahrip kalıbı, naylon torbada ateşleme mühimmatı, 1 adet patlayıcılı imha kiti, normal tipte kapsül, infilak kapsülleri, patlayıcı düzenekleri hazırlamada kullanılan saniyeli fitiller, infilak (patlamalı) fitilleri, 1 adet kanas tipi dürbünlü tüfek, 1 adet kalaşnikof otomatik tüfek, 1 adet av tüfeği, M-16 mermileri, 10 adet Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu (MKE) yapımı savunma ve taarruz tipi el bombası, 2 adet MKE yapımı olmayan el bombası, gaz ve sis bombaları ile dizüstü bilgisayar.
Emek'e ait Ankara'daki evde ise bazı doküman ve belgelerin ele geçrildiği açıklanırken içerikleri hakkında bir bilgi verilmedi.
BÜYÜKANIT HALA DEMAGOJİ PEŞİNDE
Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt ise Kara Kuvvetleri Komutanı İlker Başbuğ'la birlikte Isparta'daki Eğirdir Komando Eğitim Kampı'nda "süpriz" bir basın toplantısı düzenledi.
Büyükanıt "İşbirlikçileri terörle mücadeleyi olumsuz etkiliyor. Bölgede bazı imam ve muhtarlar bile teröristlerle işbirliği yapıyor" dedi.
Büyükanıt cephanelik evler hakkında tek kelime edemezken hedefe "köy imamlarını" çakıyor. Oysa bu son olay kontrgerilla mekanizmasının tek merkezden koordineli yapılanmasının yeni bir kanıtıdır.
Son cephanelik evin sahibi olan Binbaşı Emek'in, yine patlamaya hazır bombalarla birlikte yüz bomba yapmaya yetecek kadar malzemenin ve MGSB vb.'nin bulunduğu Atabeyler operasyonuyla ilgili olarak aramasının bulunduğu öğrenildi.
Atabeylerden Danıştay'a, Hrant Dink cinayetinden Ümraniye'ye ve bir dizi bombalı provokasyona... hepsinin keseni Ergenekon ile MGSB'ye kadar katiliniz haki yeşilidir
Kaydol:
Yorumlar (Atom)
Fabrika işçisi kadınlar, evin kölesi kadınlar… Emekçi kadınlar öfkeli soluklarıyla sokaktalar. Evde, fabrikada, hayatın her alanında aşağılanmalara, tacize, ağır çalışma koşullarına ve cinsel ayırımcılığa maruz kalan kadınlar “Artık yeter” diyerek sokaklarda haykırıyorlar!
Tarih 8 Mart 1857'yi gösterirken, Amerika’da Chicagolu kadınlar sokaklara çıkıyorlardı. Tarih onların çifte ezilmişliklerini yazdı hep. İşte şimdi yaşamlarının bu döngüsüne bir çomak sokuyorlardı. Binlerce yıllık kahırla, kinle, umutla dolduruyorlardı alanları.
Ne istiyordu emekçi kadınlar? Günde 15 – 16 saate varan vahşi sömürü koşularına karşı 10 saatlik iş günü istiyorlardı. Erkekler gibi, eşit işe eşit ücret istiyorlardı. Aşağılanmak, hor görülmek, ayırımcılığa maruz kalmak istemiyorlardı. Tüm bu taleplerini “Ekmek ve Gül İstiyoruz” diye özetliyorlardı. “Ekmek” daha iyi bir ücret ve karın tokluğunu simgelerken “Gül” daha kaliteli yaşam koşullarını simgeliyordu.
“Ekmek ve Gül” isteyenlerin karşılarında patronun polisi vardı. Yürüyorlardı. Saflarından kızkardeşleri ölerek, yaralanarak düşüyordu bir bir. Yürüyüş ve grevleri kanla bastırıldı.
Ama Chicago’nun sokakları ve kadınları, O günü asla unutmayacaktı.
Hatırasını kızıl bir gül gibi taşıyacaklardı göğüs kafeslerinin içinde. Bir kez silkinip kalmışlardı işte. Onları boyunduruk altına almak artık kolay olmayacaktı.
Bin yıl da geçse daha demincek
Aradan 50 yıl geçti. 8 Mart 1908’de Chicagolu kadınlar bir kez daha doldurdu alanları. Bu defa 50 yıl önceki taleplerine yenilerini eklemişlerdi: 8 saatlik iş günü, oy hakkı ve çocuk emeği ile ilgili yasa istiyorlardı. Direniş yine patronların kendilerine has yöntemleriyle, kanla bastırıldı. 140 kadın öldürüldü birçoğu da tutuklandı.
Ancak ateş yakılmıştı bir kere. Bu mücadele kıvılcımı bütün dünyayı saracak, emekçi kadınların özgürlük ve eşitlik mücadelesinde bir pusula olacaktı. Mücadeleyle geçen bu süreçten sonra kadınlar birçok hak elde etmeyi başarmışlardı.
Chicagolu kadınlar hala önümüzde yürüyor
Alman komünist Clara ZETKİN 1910 yılında Kopenhag’daki Kadın Konferansı’nda, öldürülen kadınların anısına, 8 Mart’ın “DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ” olarak kabul edilmesini 2. Enternasyonal‘e önerdi. Enternasyonal’de bu öneri kabul edildi. (Enternasyonal, işçilerin uluslararası mücadele birliğidir.)
1975 yılında Birleşmiş Milletler aldığı bir kararla, 8 Mart’ı “Dünya Kadınlar Günü” olarak ilan ederken kimilerinin düşündüğünün aksine, 8 Mart’ın özünü, gerçek içeriğini boşaltmanın ilk adımını da atıyordu. Ve o tarihten bugüne dek dünyada iki farklı 8 Mart kutlanması gelenek haline geldi.
8 Mart, dünya tarihine patronların ezdiği işçi kadınların, burjuvalara karşı verdiği zorlu ve kanlı mücadelesiyle yazıldı.
Öyleyse 8 Mart’la burjuvazinin işi ne?
Çünkü binlerce yıl da geçse onun hatırlanmasını, sokaklarda kutlanmasını engelleyemiyor. Engelleyemiyorsan evcilleştir. Kendi kabul edeceğin sınırlara çek. İşçi ve emekçilerin kafasını bulandır. Yaptıkları budur. 8 Mart’ı bir mücadele günü olmaktan çıkarmak, kadın işçi ve emekçilerin belleğinden silmek. Sulu bir kadına hediye almak günü olarak yaygınlaştırıp yozlaştırmak.
Oysa, 8 Mart emekçi kadınların özgürlük ve emek mücadelesinde önemli bir mihenk taşıdır. İşçi kız kardeşlerimizin gözüpek mücadelesiyle yazılan bu tarih, biz işçi ve emekçi kadınların bugünkü mücadelesine taşınarak yaşatılabilir.
Yürüyeceğimiz yol, yüzlerce yıl önce Chicagolu kadınlar tarafından çizilmiştir. Öyleyse; YÜRÜYELİM!
“Önderlerini vur”
Yazılarındaki teorik hatalara rağmen Rosa Luxemburg, Alman ve uluslararası işçi sınıfının önde gelen önderlerinden birisiydi. Burjuvazi, proleter yığınlar içinde kök salmış Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht gibi işçi sınıfı önderlerinin ne denli tehlikeli olabileceklerini çok iyi biliyordu ve bu nedenle her türden aracı kullanarak onlarla mücadele ediyordu.
Kapitalist düzeni sarsan Kasım devriminden ve arkasından gelen Ocak ayaklanmasından sonra açık katliamlar gerçekleştirmekten de çekinmemeye başladılar. “Önderlerini vur” yazılı afişler her tarafa yayıldı ve proletaryanın önderlerinin avına çıkıldı.
SPD’nin doğrudan katılımıyla, Soğuk bir kış günü, 15 Ocak 1919′da Rosa, Liebknecht ve Wilhelm Pieck gözaltına alındı. Pieck kaçmayı başarırken, Luxemburg ile Liebknecht cellatların elinde kaldı.
Luxemburg’un başı dipçikle ezildi, ölene kadar dövüldü. Liebknecht de başına sıkılan kurşunlarla öldürüldü. Son nefeslerine kadar cesur ve kararlı olan iki devrimcinin bedenleri, Landwehr Kanalı’na atıldı. Aylarca bulunamadılar.
“15 Ocak’ta görüşmek üzere…“
Ama burjuvazinin onları kaybetme planı tutmadı. Onların anısı bugün de canlıdır. Onların ve Alman komünist-devrimcilerinin anısına Berlin’de yapılan Anıt mezar, her sene 15 Ocak’ta enternasyonalizmin en sıcak yaşandığı anlara sahne olur. Hangi ulustan olduğu bilinmeyen, değişik yaşlarda binlerce insan, “iğne atsan yere düşmez” kalabalıkta iç içedir. Sınıfsız-sömürüsüz dünya özleminin dolayımsız ifadesi olan Enternasyonal, birçok değişik dilden, hep birlikte söylenir.
“İdeallerini/ ideallerimizi yaşatmak için, seneye 15 Ocak’ta görüşmek üzere…” diyerek ayrılınır oradan…
Meksika işbirlikçi burjuvazisinin kamu işçi ve emekçilerine saldırısı yalnızca ekonomik de değil. Burjuvazi, bu saldırılarla asıl olarak, başta son dönemde militan direnişlerle öne çıkan eğitim emekçileri olmak üzere kamu emekçilerinin direncini kırmaya çalışıyor. Kamu emekçilerinden de cevabını anladığı dilden alıyor!
Meksika'da 1 Mayıs, 2, 3, 4 Mayıs'a ve sonrasına, giderek kitleselleşen ve ülke çapında yaygınlaşan grev, gösteri ve işgallerle taşınıyor. Meksika'da başını Ulusal Öğretmenler Sendikası'nın çektiği direnişin startı, 1 Mayıs gösterilerin hemen ardından 2 Mayıs'ta 100 bin öğretmenin yasa tasarısına karşı mahkemelere eylemli başvurularıyla verildi.
Aynı gün kuzeydeki Chihuahua'dan güneydeki Chipas'a kadar onbinlerce kamu emekçisi, işçi ve öğrenci, ülke çapında gösteriler başlattı. Sayısız kitle gösterisi yapıldı, bazı devlet binaları işgal edildi, otoyollara barikatlar kuruldu, ABD ve Guatemala sınırları göstericiler tarafından kapatıldı.
Chihuahua şehriyle birlikte, geçtiğimiz aylarda görkemli bir direnişin yapıldığı Oaxaca şehri de göstericiler tarafından yeniden işgal edildi. Tamualipas'ta meydanları ve hükümet-belediye binalarını benzer bir işgal girişimi ise şimdilik sonuçsuz kaldı.
Göstericiler sosyal güvenlik ve emeklilik yasasının yanısıra, Meksika'nın ABD ile yoğunlaşan "güvenlik işbirliği anlaşmaları"nı, enerji kaynaklarının özelleştirilemesini ve artan hayat pahalılığını protesto ediyorlar. ABD'nin onlarca Kübalının katili kontra